26 Ağustos 2016 Cuma

Rigada Yasam

Merhabalar,

Bu yazimda size Rīgadaki yasam sartlarini anlatacagim. Yaziyi ulusal kutuphanede yazdigim icin Turkce klavye yok :( bu konuda affiniza siginiyorum. Baslik baslik yazmayi dusunuyorum. Simdiden iyi okumalar.

*Toplu Tasima ve Ulkedeki Yasli Nufusu

Sehirde toplu tasima olarak troleybus, otobus, minibus, tramvay ve taksi kullaniliyor. Minibus disinda hepsini kullandim. Eger ogrenciyseniz ogrenci belgenizle birlikte kart cikartma merkezine (adini tamamen salladim su an) gittiginiz takdirde fotografiniz yoksa orda fotografinizi cekiyorlar, fotografla giderseniz verdiginiz fotografi kullandiklari bir kart cikartiyorlar. Bu kart 10 sene gecerli, yani seneler sonra Rīgaya gelirseniz, toplu tasimayi indirimli bir sekilde kullanmaya devam edebilirsiniz. Bizdeki  gibi abonman sistemleri var, bir aylik ogrenci abonman kartinin ucreti 16 euro. Sanirim Istanbuldakiyle neredeyse ayni. Otobuslerde karti kullanma sekilleri biraz bizimkinden farkli. Bizde herkesin on kapidan binip kartini okutmasi gerekirken burada istedigin kapidan binip istedigin okuyucudan okutabilirsin. Istersen okutmaya da bilirsin. Kart basmadin diye seni linc edicek otobus soforu yok. Bazi gunler kontrol oluyor, kontrolculer iki durak arasi bir bolgede otobusu durdurup kartlarimizi bir makineye okutup, ucret odeyip odemedigimizi kontrol ediyorlar. Tamamen sans isi yani. Kartini kullanmayanlara henuz nasil bir ceza uygulandigini bilmiyorum fakat otobusten indiriyorlar, gerisi muallak benim icin. 

Ulkedeki yasli nufusu konusuna gelecek olursak, ben Turkiyede bi senede bu kadar cok yasliyi bir arada gormuyorumdur. Herkes yasli resmen ulkede. Buraya acilen en az uc cocuk politikasi getirilmesi gerek dsuhuhdjdsfk. Genc jenerasyon da var ama sehirde nereye giderseniz gidin kadinlarin, yaslilarin ve yasli kadinlarin cogunlugu goze carpiyor. 


*Sokaklarin Temizligi

Beni en cok uzen konulardan birisi de bu. Yerde ne bir izmarit ne de baska bir cop yok. Sehrin en kotu yerlerinden birinde oturmama ragmen orda da durum ayni bu sekilde. Bu konu beni cok uzuyor cunku aynisini Turkiyedeki sehirler icin soyleyebilmeyi o kadar cok isterdim ki. Turkiyede her 15-20 metrede bir copcu gorurken burda nerdeyse hic gormuyorum cunku gerek yok! 

*Rus musun Leton mu?!

Letonyanin %40i Rus. Birbirlerine o kadar cok benziyorlar ki konusmadiklari surece anlamaniz bence imkansiz. Hatta bazen konustuklarinda bile hangi irktan olduklarini anlayamiyorsunuz cunku Letonlar da Rusca konusuyorlar. Anlamanin cok cok basit bir yolu var. Bir mekanda sesli bir sekilde konusup taskinlik cikaran biri varsa o kisi %90 Rustur. Cunku Letonlar o kadar sessiz sakin ve huzurlu insanlar ki boyle seyleri hic yapmiyorlar. Letonyada iki kez laf yedim ve ikisi de Ruslar tarafindandi. Oda arkadasimin baba tarafi Rus oldugu icin soylenenleri anlayip bana ceviriyor............. Letonlar hala az da olsa sovyetlerin etkisindeler ve eski nesil zamaninda Rusca ile buyudugu icin su anki nesil de az cok Rusca konusuyor. Ulkenin resmi dili Letonca fakat insanlar kendi iclerinde daha cok Rusca konusuyorlar bence. Letonlar bunun onune gecmek icin ucretsiz olarak Letonca kursu veriyorlar. Leton bir arkadasim is yerinde elinden geldigince Letonca konusmaya calistigini, eger bu sekilde Rusca konusmaya devam ederlerse dillerini kaybedeceklerini dusundugunden bahsetti ki bence hakli. 

*Alisveris Konusu

Yiyecek-icecek fiyatlari sanirim Turkiyedekiyle az cok ayni. Tabi bazi seyler cok cok ucuzken bazi seyler de daha pahali. Mesela Turkiyede bir biraya 5 Turk lirasi verirken burda bir biraya 60 cent oduyorsunuz. Ama Turkiyede sutu 1 liraya alirken burda sutu 1 euroya aliyorsunuz. Alkol gercekten asiri ucuz ve cok fazla cesit var. Bira sudan ucuz desem yeridir. 

Kiyafet alisverisi de az cok Turkiyedekiyle ayni. Kazak fiyatlarina baktim 12 euro civarindalardi. Marka magazalarda bile tisortler 5 euro. Benim gozumu korkutmuslardi Letonyada kiyafetler cok pahali mutlaka yaninda cok esya gotur diye ama burda eski esyalari satip yenileri bile alinabilinir. Bana bi tisort 80 liraya denk geliyor demislerdi ve gayet 15 liraya denk geliyor tisortler. 

Ayni bizde oldugu gibi pazarlari var ve buna Tirgus diyorlar. Marketten alicaginiz urunlerin daha dogalini, daha tazesini ve daha ucuzunu burdan alabilirsiniz. Her gun acik ve sadece meyve sebze satmiyorlar, et, balik, peynir, cicek vs. satiyorlar, yani her seyi bulabiliceginiz bir yer. 

*Insanlar

Sehirde herkes pozitif enerji saciyor resmen. Insanlarin cogu toplu tasima yerine bisiklet kullanmayi tercih ediyor. Hayatlarindan zevk aliyorlar resmen. Kimse asik suratiyla sizin de modunuzu dusurmuyor. Cocuklariyla cok fazla vakit geciriyorlar ve gercekten onlari cok onemsiyorlar. Geldigimden beri o kadar az aglayan cocuk gordum ki. Hepsi birey oldugunun farkindalar ve neyi yapip neyi yapmamalari gerektigini biliyor gibiler. Insanlar genel olarak cok yardimseverler, agactan elma toplamaya calisirken agacin diger tarafinda daha guzel elmalar oldugunu soyleyip bizim icin toplayanlar oldu. Yolda dolasirken yuzumde gerizekali bi gulumseme olusmasina sebep oluyor bu sehir ve bu sehrin insanlari. Gecenin 4unde 3 kadin issiz yollarda rahatca yuruyebilmek zamaninda benim icin hayalken burda rahatca yurumeyi gectim dans ederek yuruyoruz. 

*Sehrin Kucuklugu -goreceli- ve Hava Durumu

Sehir bana gore cok buyuk bir sehir degil. Oyleki, Istanbuldakine benzer sekilde sehir ikiye ayriliyor ama sehri ayiran sey deniz yerine nehir. Ve sehri birlestiren kopruyu yuruyerek yaklasik 4-5 dakikada gecebiliyorsunuz. Tabi sehrin cok uzak yerleri de var, denize girebilmek icin sehir icinde 1 saatlik yol gittimiz de oldu ama orasi biraz sehir disi sayiliyor. Ama genel olarak sehirde her yere yuruyerek gidebilirsiniz bence. 

Hava durumuna gelirsek bunu anlatmanin en kolay yolu bir hafta icerisinde hem kazak ve bot hem de sort ve askili giydigimi soylemek olur diye dusunuyorum. Eger gunes varsa hava gercekten cok cok sicak oluyor (buranin cok cok sicagi en fazla 27 derece). Ama gunes yoksa 15-16 derece civarlarinda dolaniyor o da yaz oldugu icin. Eylulden sonra hava 5-6 derece dolaylarinda olacak diyorlar, ne kadar dogru ne kadar yanlis gorucez. Kis aylari icinse, baltik denizinin dondugunu ve arabalarin deniz uzerinden Helsinkiye gittiklerini soylediler. Yorumu size birakiyorum.

*Letonya Ulusal Kutuphanesi

Yani su an bu yaziyi yazdigim yer. Bu yazimda cok fazla Turkiye ve Istanbulu karalamis gibi olucam ama sadece gercekten gercekleri yazmaya calisiyorum. Kutuphanenin konumu oyle guzel bir yerde ve o kadar guzel bir manzarasi var ki sirf oturmak icin bile kutuphaneye gelesi geliyor insanin. Mimarisi mukemmel. Iceri girdigimde guzelliginden yere cokup aglayasim gelmisti. Eger buraya gelirseniz mutlaka bu kutuphaneyi ve egitime ne kadar onem verdiklerini gorun. Ve eminim ki Istanbulda olsaydi, buraya kesinlikle otel yapilirdi. 
Kutuphanenin distan gorunusu

Kutuphanenin icinden bir goruntu



Son olarak, Letonca kursum bugun itibariyle bitti ve A1 seviyesini 10 uzerinden 6 puanla gectim. 

Kendinize iyi bakin ve kendinizi sevmeye devam edin. 

18 Ağustos 2016 Perşembe

Riga!

Sveiki!

Bundan yarım sene önce birisi bana "sveiki!" deseydi senin de der geçerdim. Hayatın gerçekten ne getireceği hiç belli olmuyor, ben hala bu satırları Riga'nın soğuk ağustos akşamında yazdığıma inanamıyorum. Buraya geleli 12 gün oldu ve hala bazen Riga'da olduğumu unutuyorum.

6 Ağustos gününden itibaren başımdan geçenleri hatırladığım kadarıyla yazmaya çalışacağım, günü gününe yazamadım bazı şeyleri o yüzden nasıl bir yazı olucağı hakkında hiçbir fikrim yok açıkcası. 

6 Ağustos günü sabahı yaşadığım o duygu karmaşasını tarif edebilicek hiçbir kelime bilmiyorum. Keşke edebiyat bilgim o kadar çok olsaydı ki size de o duyguyu tamamen geçirebilseydim. Ama sanırım kendinizi benim yerime koymanız da bi nebze o duyguları hissetmenizi sağlayabilir. 3 bavulla Riga'ya gitmek üzere Atatürk Havaalanına geldim. Tabiki 3 bavul kilo sınırını hayli hayli aştı. 18 kilo fazlam geldi.. 3 bavul 2'ye, 18 kilo ise 6 kiloya düşebildi. Sevdiğim insanlardan gelme şansı olanlar beni uğurlamaya geldiler, gelme imkanı olmayanlar ise bütün enerjileri ile yanımdalardı. Hepsine ne kadar teşekkür etsem az, o iğrenç stres dolu anlarımda benimle birliktelerdi. Ama artık gitme vaktim gelmişti ve pasaport kontrolünü geçtikten sonra her şeyin değişiceğine dair bi his oluştu içimde. Ardından uçağa bindik ve 3 saat sonra Rigadaydık. Bizi kapalı bir hava karşıladı. 25 derece cehennem sıcağından 15 derece serin havaya gelmek ilk başta çok güzeldi ama şu an aynı şekilde düşünüyor muyum pek emin değilim. 

Sonraki gün ufak bir Riga gezisi yaptık ve gerçekten bu şehre hayran kaldım. Sessiz, ufak, temiz, yeşil gerçekten yaşanılası bir şehir. 
Durgava nehri




Aslında daha çok fotoğraf var şehre ait fakat nedense yükleyemiyorum. Şehir euro bazından düşünülürse ucuz bir şehir bence. Ama Türk lirasına döndürdüğünüz zaman nerdeyse Türkiyeyle aynı fiyat oluyor. Tabi bazı şeyler çok çok ucuz, örneğin alkol. Türkiyede bi biraya 6 lira verirken burda bira 60 cent. Güzel bir mekanda içmek isterseniz 2-3 euro civarında değişiyor. Yemeklerden konu açılmışken, şu ana kadar yediğim Leton yemeklerinin hepsine bayıldım ki ben biraz yemek ayırt eden birisiyimdir. Kendilerine ait olan kirazlı bira ve ballı birayı denedim, kirazlı bira gerçekten mükemmel, ballı bira da güzel ama puanım 10 üzerinden 6 olur ona sanırım. Ve yerel içkileri balzam! Gerçekten muazzam bir likör, balzam çayları da var, kışın hastalandıkları zaman içiyorlarmış genelde. Ağır ve baharatlı bir alkol olduğundan hastalığa bire bir olduğunu düşünüyorum. Balzam çayını da denedim, o da güzeldi. 

Gelelim okul konusuna. Şu an okulumun ücretsiz verdiği Letonca kursuna gidiyorum, haftanın 3 günü 10.00dan 13.15e, 2 günü ise 10.00dan 15.30a kadar. Eğer ki benim gibi sadece Türkçe ve İngilizce biliyorsanız Letonca aşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşşırı zor bir dil bence. Çünkü Türkçe ve İngilizce'de cinsiyet yok ve Letonca'da her şeyin cinsiyeti var.. Merhaba derken bile cinsiyete göre söylüyorsunuz. Dili nasıl tanımlayacağımı bile bilmiyorum açıkcası. Geçen cuma kitap açmalı sınav olduk 40 üzerinden 32 aldım ama haftaya gerçek sınav var ve kitap açamayacağım o yüzden biraz yusuflardayım şu sıra. Çoğu şeyin Türkçede karşılığı nerdeyse olmadığı için not çıkartmakta zorlanıyorum. Sadece bi kurstan ibaret olsa tamam boşvereyim ama kurs 6 kredi, boru değil afedersiniz. 

Letonya'da olduğum süre zarfında sadece Riga'da kalmadım. Riga'nın yanında Baltık denizine kıyısı bulunan çok tontiriş bir şehir olan Jurmalaya gittim. Oraya da bayıldım. Baltık denizinde yüzdüm ama yaptığıma yüzmek denir mi bilmiyorum çünkü denize girdiğim zaman hava 15 derece civarındaydı ve su da 6-7 derecedir diye düşünüyorum ve bu sebeplerden dolayı sadece deli gibi titreyip donmamaya çalıştım. Ama yine de çok güzeldi, sanırım bu haftasonu tekrardan gideceğiz. Jurmalaya Rigadan tren var ve 1.40 euro. Trene bindikten yaklaşık 20-25 dakika sonra Jurmalada oluyorsunuz. 
Jurmala'da çıktığımız kulenin manzarası

Baltık Denizi
Şansımıza biz geldikten tam bir hafta sonra Riga şehir festivali vardı ve gerçekten çok güzeldi. Tüm şehirde etkinlikler vardı, geleneksel öğeler doluydu her taraf. Cumartesi akşamı havaifişek gösterisi vardı, söylemem gerekir ki biz yeni yılı kutlarken bile bu kadar çok havaifişek kullanmıyoruzdur. 

Son olarak, yakında 1 haftalık bir boşluğumuz olacak, o boşlukta Helsinki ve Talinn'e gitmek istiyoruz. Gelişmeleri buraya yazıcağımdan emin olabilirsiniz. Görüşmek üzere, kendinize iyi davranmaya devam edin!

Not:Çektiğim fotoğrafları paylaşmak için yeni bir instagram hesabı oluşturdum. Takip etmek isterseniz www.instagram.com/januserv  kişisel hesabımsa www.instagram.com/erva624