27 Mayıs 2017 Cumartesi

Hiçbir zaman düzgün bi isim bulamayacağım

Merhaba sevgili okuyan,

Bu sabah tersimden kalktım ve tersimden kalmışken neden yazı yazmayayım dedim ve işte burdayım, bu satırları yazıyorum. Bi önceki yazımda Erasmusun gerçek yüzünden bahsedeceğimi söylemişim, şu an o konuda emin değilim daha farklı şeylerden konuşmak istiyorum ama belli de olmaz, öyle bi psikoloji içindeyim yani. Sanırım önce gezilerim hakkında konuşacağım. 

Hatırlıyo musunuz bilmiyorum, Hollanda, Belçika ve İsveç'e gitme durumum vardı. Tabi oraya yazdığım planlar gibi ilerlemedi hiçbi şey bu zaten gezmenin birinci kuralı falan yani. 


Hollandada sadece Eindhoven ve Amsterdam'ı görebildim. Eindhoven'ı nasıl anlatsam bilemiyorum, minnacık çok tontiş bi şehir. Resmen emekli olduktan sonra gel yaşa. Ölü bi şehir, çoğu merkezi olmayan Avrupa şehirleri gibi, ya da neden sadece Avrupa diyorsam, çoğu merkezi olmayan şehirler gibi. Ama şöyle bi şey var ki, bu köyden çatma şehirde bile medeniyet üst noktada. Her şey var. Yani Eindhoven şehir olarak belki bi Manisa olabilir ama içerik olarak İstanbul kıvamında diyebilirim. Şehrin içeriği de oluyormuş, kendi yazımdan öğrendim şu an. Bizim kaldığımız ev Eindhovendaydı yani Eindhoven'dan Amsterdam'a  trenle gitmek zorundaydık. Şimdi yapılan şerefsizliği anlatıyorum. İnternet üzerinden biletimizi aldık (Amsterdam'a ikinci gidişimizdi o gün), bilet için de telefon uygulaması var, onu indirdik telefonumuza gidiyoruz. Kontrolcü geldi, biletleri sordu telefonu gösterdik bu biletler geçerli sayılmıyor, tekrardan bilet almanız gerek falan diyor. Dedim kimse bilet almicak burda, elimizde bilet varken siz bizden bi daha bilet isteyemezsiniz. Biletinizi bastırmanız gerekiyodu diyo (ki yalan, sonrasında sorarak doğrulattık) dedim o zaman bu uygulama niye var yani, kendi uygulamanızdaki bileti kabul etmiyosunuz. Adam belli, sorun çıkartmaya çalışıyo. Tamam dedi size bi tane bilet kesicem onunla gidebilirsiniz (3 kişiyiz) dedim bu mu sizin adaleti sağlama şekliniz, 3 kişiye 1 tane bilet kesiyosunuz (içimden diyorum ki şerefsiz para alabiliceğini sanıyo HELE BENDEN NAH), tamam o zaman senin istediğin gibi olsun üçünüze de bilet kesicem dedi, böyle bi hakkınız yok, parayı ödemicez dedim. Polis çağırıcam dedi çağırın dedim ama bi yandan sinirimden kendimi yiyorum çünkü yanımdakiler pısırık gibi hiçbi şey demiyolar. Buldukları tek çözüm tamam bi sonraki durakta inelim oldu. Sonra başka bi kontrolcü geldi, bi şeyler konuştular, adam dedi tamam bu seferlik gidin ama bi daha sizi görürsem 3 katı para alırım. Hala hatırladıkça sinirleniyorum. Yolcular hiçbi şey demediler tüm bu tartışma sırasında ama kontrolcü gittikten sonra adamın haksız olduğunu söylediler bana SAĞOLUN CİDDEN TAM ZAMANINDA SÖYLEDİNİZ. Her neyse Amsterdam'a geldik bi şekilde tekrardan. Çok çok güzel bi şehir. Kendine has bi havası var (hahahahaha). Red light district gezmekle bitmiyo resmen, bi gecemizi ona harcadık. Coffeeshoplar hakkında konuşmak istemiyorum bile (konuşamıyorum demiyo da, neyse). Kendimi nadir olarak gerçekten rahat hissettiğim şehirlerden biriydi (kendi kendime parantez açıp komik bi şeyler yazıp kapatmak istiyorum ama tamam yapmicam). Pahalı mıydı, evet pahalıydı ama değer mi, tabi ki değer. Gidecek şansım olsa hiç durmam giderim. 
Eindhoven


Eindhoven

Amsterdam

Amsterdam

Red Light district, bu sadece minik bi kısmı çünkü çoğu yerinde fotoğraf çekmeniz yasak





Belçika'ya geçtik sonrasında, ilk şehrimiz Brugge'du. ALLAHIM ŞEHİR HALA AKLIMDAN ÇIKMIYO ÇOK GÜZEL Bİ ŞEHİR. Ama işte yine sorun olarak, ölü. Küçük. Güzel bi arkadaş grubun olduktan sonra efsane yaşanır orda ama. Aklımdasın, Brugge, bebeğim. Kaldığımız hostel de efsaneydi. Özlenecek şehirlerden biri. Sonrasında Brüksel'e geçtik, çok büyük beklentilerle gelmiştim ama resmen meh bi şehir. Kocaman bir MEH. Gitmeseniz çok fazla bi şey kaybetmezsiniz yani. Biz Brüksel'in ghetto taraflarına gittik çoğunlukla, bunun da etkisi olmuş olabilir. Şehrin büyük bi kısmı ghetto bence zaten. Brükselde de redlight district var ama tabi ki bi Amsterdam değil. Hatta karşılaştırılamaz bile.
Brugge

Brugge
Brüksel

 
Brugge

 Buraların ardından Stockholm'e geçtim ama onu başka bi yazımda anlatmayı düşünüyorum. 19 Haziran'da İstanbul'a geri dönüyorum. Ama bunu bi son olarak düşünmüyorum çünkü 26 Haziranda Viyana'ya uçuyorum! Şimdilik planım Viyana-Bratislava-Bupapeşte-Prag-Milan-Venedik ve ardından belki Balkan turu yaparak eve geri dönmek. Gezimin büyük bi çoğunluğunda tek başıma olucam, bazı kısımlarında Beyza'yla birlikte olucaz diye planladık, bakalım nasıl olucak. 

Şimdilik gidiyorum ama yakında tekrardan geri dönmeyi umuyorum. Kendinize iyi bakın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder